Saatler koşuyor sanki, kafamı kaldırıyorum öğlen olmuş sonra 5 olmuş ve akşam olmuş bile. Eve geliyorum birden saat 12 oluyor.oysa ben akşamı geç olan bir yerde öylece boşluğa bakıp durmak istiyorum. (ama sadece bir kaç gün )
11/6/2006 - Bir adada yaşamak
Sanırım tatili özledim ben...
Bozcaada'ya
Bir adada yaşamak sınırları iyice belirlenmiş bir hayatta.arabana atlayıp basıp gitme özgürlüğünü hiç yaşamadan vapur saatlerine tutsak gelen vapurları sevinçle karşılamak gidenlerin ardından hüzünle el sallamak
Adanın yaz gürültücülerine zor alışmak gittikleri zaman oluşan sessizliğe, hüzüne ağlamak.
Adalı herkesi çok sevmek ama her gün onları görmekten bıkıvermek.
En büyük marketin şehirdeki süper marketlerin sıradan bir reyonundan ufak olduğunu bilmek O küçücük markette daima sıcak bir gülümsemeyle ve dumanı tüten ada çayıyla karşılanmak
Yaz sıcağında çınaraltında naneli limonata içmek veya hava serinse sakızlı kurabiyeleri sütlü kahveye batırıp yemek.
Deniz boyu tuz koklaya koklaya yürümek, hergece rüzgardan üşümek. Yaz misafirleri ağırlamak evde ve en sevdiğin balıkçıda sokak fenerlerinin altında yemek yemek. Yemeklerin lezzetiyle sohbetin lezzetinin tadını karıştırmak.
Sevdiğin kitapları misafirlerin elinden kapıp bir solukta okumak. Onlar gitmeden bitirip iade etmek. Arada sırada postadan çıkan kitapların sevinci.
Her gün terasta denizin üzerinde batan güneşin batışını seyretmek ve her gün o pembeliğe şaşırmak.Her sabah denize girme özgürlüğü, bahardan sonbahara kadar.
Kışın fırtınalara direnmek, kapalı kapılar ardında komşu ziyartleri, yağmur yağmadığı günlerde tepelere doğru yürüyüş yapmak ve illa baharı beklemek çaydanlığın buhar yaptığı mutfak camında.Şöminenin önünde sımsıcak sohbet etmek, yağmurun sesini dinlemek, gökgürültülerinden çok korkmak
Hep çekimser kalmak büyük şehrin davetlerine, varlığını reddetmek adadan başka toprakların.
Bir küçük adada hayatın tüm sınırlarını belirleyip yaşamak. Yarıştan, koşuşmaktan, trafikten,
ve yorgunluktan çok uzakta. Sadece sevdiklerinle
eski yazı günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eski yazı günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12 Nisan 2008 Cumartesi
4 Nisan 2008 Cuma
eski yazı günü ve Edide
Artık günlük değil haftalık yazmaya başladım ben galiba. ama yazacaklarımı kafamda biriktiriyorum bir sakişnleşip eski hızıma döneceğim.
Nisan yani bahar geldi. Tadını çıkarmak lazım. Sahil günleri sokakta yemek yeme günleri başlıyor.
Yazılarımdan herkes Edide'yi tanıyor. 1 sene oldu onu kaybedeli. Nur içinde yatsın. Geçen sene bu günlerde onun arkasından yazdığım yazı:
10/4/2007 - Güle Güle Edide
Ben onun isim annesiyim. Küçükken Nedime diyememişim Edide diyebilmişim. Bir çok kişi ismini Edide sanırdı. Doğduğum gün konuşarak ona Edide dediğime uzun yıllar inandırdı beni. Belki 50 yıllık komşumuz, elinde büyüdüm derler ya ondan işte. Eskiden bizim sokakta apartmanlar yerine evler varken her bahçede bir aile yaşarken başlamış dostluklar.
Her seyahatten ona gittiğim şehrin ismi yazılı hatıra kaşık alırdım. Salondaki büfede saklardı. Her seferinde çıkarıp hepsini bir bir gösterirdi. Onun evine gitmek çocukluğa yapılan bir yolculuk gibiydi.Ya fındık yedirirdi zorla, ya halka ,ya da kek yanında da sütlü neskafe. İkramı hiç bitmezdi.Rejim falan da dinlemezdi. En özel bayram ziyaretimi ona yapardım. Yeşil kağıtlı mabel çikolatalar,badem şekeri, likör ve krem karamel.O eve bayram bir başka gelirdi. Beni her gördüğünde mutlaka Vedat'ı sorardı. Ne efendi çocuk o öyle demeyi de hiç ihmal etmezdi sonunda.
Cuma günü birdenbire fenalaşmış hastaneye kaldırmışlar. Annem bana cumartesi söylemiş. Pazar günü vefat etti.Bazı insanlar hiç gitmeyecek sanırsınız ya, yaşlandığını farketmezsiniz yada farketmek istemezsiniz.Evine girdiğimde kapıda sevinçle karşılayacağını düşünüyorum hala, giderken parmaklarıyla balkondan öpücük gönderceğini. İçim kabul etmek istemiyor ama hasta yatıp çekmediği için seviniyorum bir yandan da
Mayıs ayı geliyordu. Anneler gününde geleneksel Pazar kahvaltımızı yapacaktık bu sene de. Biz yine gideceğiz. Seni anacağız hep gülerek. Güle güle Edide huzurla uyu...
Nisan yani bahar geldi. Tadını çıkarmak lazım. Sahil günleri sokakta yemek yeme günleri başlıyor.
Yazılarımdan herkes Edide'yi tanıyor. 1 sene oldu onu kaybedeli. Nur içinde yatsın. Geçen sene bu günlerde onun arkasından yazdığım yazı:
10/4/2007 - Güle Güle Edide
Ben onun isim annesiyim. Küçükken Nedime diyememişim Edide diyebilmişim. Bir çok kişi ismini Edide sanırdı. Doğduğum gün konuşarak ona Edide dediğime uzun yıllar inandırdı beni. Belki 50 yıllık komşumuz, elinde büyüdüm derler ya ondan işte. Eskiden bizim sokakta apartmanlar yerine evler varken her bahçede bir aile yaşarken başlamış dostluklar.
Her seyahatten ona gittiğim şehrin ismi yazılı hatıra kaşık alırdım. Salondaki büfede saklardı. Her seferinde çıkarıp hepsini bir bir gösterirdi. Onun evine gitmek çocukluğa yapılan bir yolculuk gibiydi.Ya fındık yedirirdi zorla, ya halka ,ya da kek yanında da sütlü neskafe. İkramı hiç bitmezdi.Rejim falan da dinlemezdi. En özel bayram ziyaretimi ona yapardım. Yeşil kağıtlı mabel çikolatalar,badem şekeri, likör ve krem karamel.O eve bayram bir başka gelirdi. Beni her gördüğünde mutlaka Vedat'ı sorardı. Ne efendi çocuk o öyle demeyi de hiç ihmal etmezdi sonunda.
Cuma günü birdenbire fenalaşmış hastaneye kaldırmışlar. Annem bana cumartesi söylemiş. Pazar günü vefat etti.Bazı insanlar hiç gitmeyecek sanırsınız ya, yaşlandığını farketmezsiniz yada farketmek istemezsiniz.Evine girdiğimde kapıda sevinçle karşılayacağını düşünüyorum hala, giderken parmaklarıyla balkondan öpücük gönderceğini. İçim kabul etmek istemiyor ama hasta yatıp çekmediği için seviniyorum bir yandan da
Mayıs ayı geliyordu. Anneler gününde geleneksel Pazar kahvaltımızı yapacaktık bu sene de. Biz yine gideceğiz. Seni anacağız hep gülerek. Güle güle Edide huzurla uyu...
Etiketler:
edide,
eski yazı günü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)